31 Ekim 2015 Cumartesi

Ben geçen bir yılda ne okudum?


Memleket ve haliyle hepimiz seçim sath-ı mahalline gireli çok oldu. Gergin bekleyişlerimiz, endişelerimiz, bezginliklerimiz ve kederlerimiz hiç bitmiyor. Umudumuz da bitmiyor Allah'tan! Umut ne inatçı şeymiş. İyi ki de öyleymiş.

Konuyu biraz dağıtıp, daha keyifli şeylerden bahseden bir yazı yazmak istedim. Malum, uzun süredir öfke ve yas sebebiyle içimden gelmiyordu yazmak. Seçime bir gün kala, seçim yasakları misali, kendime endişe yasağı koydum. Bu sebeple, 2015 yılı başından beri okuduğum kitapları sıralayıp, bazıları hakkındaki fikirlerimi söyleyeyim dedim. Belki, "Ne okusam?" diye düşünenlere fikir verir. Ben başkalarının okuduklarından sıklıkla ilham alıyorum çünkü.

Efendim, Ocak ayına "okumayanı dövüyorlarmış" dendiği için değil, galiba beni efsunladığından, "ne yazsa okumak zorundayım" dediğim için Orhan Pamuk'un son romanını okuyarak başladım. Sessiz Ev'den beri her yazdığını okudum. Edebi olarak cezbetmiyor beni çok fazla Pamuk'un yazdıkları. Ama o iyi bir anlatıcı. Bana bir şeyler anlatmasını çok seviyorum. Anlattıklarında kendi çocukluğum ve gençliğimi, orta sınıf ahlakımı ve münzevi birinin delirmemek için başvurduğu taktikleri görüyorum. Kafamda Bir Tuhaflık, bana şu bakımdan önemli geldi: Türkiye'de erkeklik hallerini, ortak paydaları yoksulluk ve taşralılık olan sağdan, soldan, dinden, imandan ve ülküden farklı erkekleri, ülke siyasetindeki işlevlerini, aile içindeki rollerini, kentleşme ile birlikte geldikleri noktayı, hangi etkenlerle nasıl dönüştüklerini bir kez daha düşünmüş oldum. Sosyolojik bir analiz gibiydi bu okuma deneyimi.

Böyle bir aşk-nefret ilişkisi var halkımızla Pamuk arasında.


Ev Canavarı, geçen TÜYAP'tan aldığım bir kitaptı. Otonom acımasız bir rekabetin best seller'lar ve dağıtım tekeli aracılığıyla görünmez kıldığı küçük ve hevesli bir yayınevi. Fuarda çalışanlarıyla sohbet ederken bu kitap çarptı gözüme. Kent ve mekan dersleri verdiğim için hemen aldım Ev Canavarı'nı. Anonim bir kitap bu. Çok beğendiğim çizimlere eşlik eden anlatı, kentsel dönüşüm pratiği ve inşaat sektöründen yola çıkarak sınıf eşitsizliklerini, mavi ve beyaz yakalı işçileri, tüketim kültürünü, emek sömürüsünü ve kapitalist sistemi sorguluyor. Lise çağında bile okunabilir ve kapitalizmin sömürü üzerine kurulu düzenine çarpıcı bir giriş yapılabilir bu kitapla. Sonra çocuğunuz Dev-Lis'e üye olursa sorumluluk bana ait değil, onu söyliyim de :)

Orijinal adı buymuş


Katherine Mansfield, geç buluşmaktan dolayı utanç duyduğum bir kült kadın yazar. Çok ayıp gerçekten. Kaçırılır şey değilmiş. Can Yayınları ve İş Bankası Kültür Yayınları kapışmışlar aralarında Mansfield'i. Şadan Karadeniz, ablamın kütüphanesinde siftinmekle geçen gençliğimin unutulmaz figürü olduğundan, ben onun çevirisi olan ve Can'dan çıkan bir öyküler derlemesini tercih ettim: Bahçe Partisi. Aslında öykü okumayı pek sevmem, tercih de etmem. Ama bunu sevdim. Özellikle Bahçe Partisi hikayesini. Mansfield dönemi kadın yazarlarının bir ortak üslubu ve ortak hassasiyetleri olduğunu da tespit etmiş oldum bu kitapla. Hem de bu kadın yazarların gündelik yaşamı ve maddi kültürü  incelikli ve güzel yansıtmış olduklarını söyleyeyim. Edith Warton da bu türden bir yazardır. Kadınlar arasında geçen hikayeler, erkeklerin arada bir görünüp kaybolduğu iç dünyalar, hayal kırıklıkları, beklentiler, heyecanlar, küçük kasabaların ruhu bu kitapların ortak özellikleri.

Hikayede anlatılan manzara aşağı yukarı bunun gibiydi.


Ryunosuke Akugatava'nın Kappa'sını bana asistan arkadaşımız Sermin önermişti. O Japon edebiyatını çok seviyor. Seviyor, hafif kaldı, tapıyor. Önerince biraz nazladım çünkü Uzakdoğu edebiyatını, Murakami dışında çok sevememiştim. Neyse, sonunda okudum. Kısacak bir metin zaten. Kült bir metin aynı zamanda. Fantastik ve ütopik bir hikaye anlatıyor. Kahramanın ormanda dolaşırken kaybolup Kappalar Diyarı'na düşmesiyle açılıyor hikaye. Kappa, Japon kültüründe nehirlerde yaşayan, elleri ve ayakları perdeli, düz kafalı hayali bir varlık. Akugatava, Kappa'da idealindeki dünya ile gerçek dünya arasında gidip geliyor. Kitap, Orwell kitapları kadar olmasa da, edebi ütopyalar arasında önemli bir yere sahip. Ben memnun kalmadım kendisinden, Sermin beni affetsin. Naifliğin olumsuz anlamıyla naif buldum Kappa'yı.

Japonların Kappa'yı sevimlileştirme çabaları. Kitapta anlatılan Kappa'lar bu kadar tatlı değillerdi, emin olun!


Ocak ayı, ara tatile de denk geldiğinden verimli bir aymış. Maktulün Şansı da bu ayın okuma listesine girmiş. Algan Sezgintüredi adını ilk kez Sevin Okyay'ın Ntv Radyo'daki kültür-sanat programında duymuştum. Sevin Okyay, Sezgintüredi'yi insan olarak da seviyor. O tipik üslubu ve ses tonuyla tatlı tatlı bahsediyor ondan. Hatta stüdyosuna konuk ettiydi geçenlerde. Yerli polisiye yaşlandıkça bana cazip gelmeye başladı. Politik göndermeleri de olan, ahlaki normları tırtıklayan, muhafazakarlıkla, cinsiyetçilikle, ayrımcılıkla dalga geçen suç hikayeleri iyi geliyor bana. Sezgintüredi'nin özel dedektifleri Vedat ile Tefo, zıt kardeşler olarak en az cinayetin nasıl çözüleceği kadar merak uyandıran karakter özellikleri ve yaşam tarzlarıyla bağımlılık yaratıyorlar. Vedat'ı çekip çeviren ve en sonunda onunla bir gönül macerasına giriş yapan sekreterlerini de unutmamak gerek. 

Algan Sezgintüredi


Ayın son kitabı No Kid, Çocuk Yapmamak için 40 Neden. Corine Maier'in kitabını bana Esen Kitap'tan Özlem Özdemir gönderdi ve hakkında bir yazı yazmamı rica etti. Özlem'le de aynı TÜYAP etkinliğinde tanışmıştık. Çok sevdim Özlem'i. Fuarların böyle faydaları olabiliyor. Başta Özlem'in hatırı için yapılacak bir işti kitabı okuyup hakkında yazmak. Ama okudukça, Maier'in, iki çocuklu, psikiyatr bir kadın olarak ebeveynliğin karanlık yüzünü, üreme politikalarının kimin işine yaradığını, bir veya birkaç çocuğun aileye mutluluk yanında huzursuzluk ve kaygı da getirebileceğini (hatta bazı ailelere sadece bunu getirebileceğini), anneliğin kutsallığı söylencesini ele alan hikayelerini dehşet ve zihin açıklığıyla idrak ettim. Bununla ilgili Radikal Kitap'a yazdım. Bkz.: http://kitap.radikal.com.tr/makale/haber/ebeveynligin-karanlik-yuzu-416656

Bu da size çocuk yapmamak için bir erken ergen :)


Şubat ayı kitapları için başka bir yazıda buluşuruz...


Kafamda Bir Tuhaflık, Orhan Pamuk, YKY
Ev Canavarı, prole.info, Çev. Deniz Esen, Otonom
Bahçe Partisi, Katherine Mansfield, Çev. Şadan Karadeniz, Can
Kappa, Ryunosuke Akutagava, Çev. Oğuz Baykara, Boğaziçi Üniversitesi Yayını
Maktulün Şansı, Algan Sezgintüredi, April
No Kid, Corine Maier, Çev. Canan Özatalay, Esen Kitap




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...